Devir, Demokrat Parti devri…
1950’de Ankara’da demokratlar (Demokrat Parti) iktidar olmuş, kendisini “Devlet Partisi” sayan CHP’nin sert ve acımasız yönetimi çoktan bitmişti, ama tortuları hâlâ yaşanıyordu.
Rize’nin Pazar İlçesi’ne demokrasinin “D”si bile gelmemişti henüz. Hâlâ fukaralık kol geziyor, eski “Halkçı önder”ler, dediği dedik tavırlarda hâlâ halkı küçümsüyorlardı. Öyle bir bakma bakıyorlardı ki, bakışlarıyla sanki, “Partiniz iktidar oldu da ne oldu, asıl muktedir olan biziz, çünkü biz devletiz” demeye getiriyorlardı.
Ekâbir Halk Partiliydi, köylü Demokrat Partili (nedense çoğu fötr şapka giyerdi, biz de arkadaşlarla “kim hangi partiden” oyunu oynardık: Fötr giyenler Cumhuriyet Halk Partili, kasket, yün başlık filan giyenler Demokrat). Ne çare ki Demokrat Parti iktidarı bile Halkçılara yaramış, işlerini aşırıp daha fazla zenginleşmişlerdi. Köylü ise hâlâ kör kuruşa kurşun sıkıyordu. Hayatında olup biten tek değişiklik, mısır ekmeğinin yanı sıra “somun ekmeği”ni tanıması olmuştu. Yoksa hâlâ çok yoksuldu.
Rahmetli babam denizciydi. Ekmeğini rahat kazanıyordu. Sürekli çalışması sayesinde yokluğun, kıtlığın yüzünü görmedik. Ama babamın da yüzünü pek göremezdik: O deniz senin, bu liman benim, dolaşır dururdu.
İşte böyle bir dönemde ortaokula başladım. Başımda subay kasketine benzer bir kasket (kasket takmak o kadar mecburiydi ki, müdürümüz giriş kapısının önünde durur, her sabah kasket ve kravat muayenesi yapar, hasbelkader unutanların ya kulaklarını kepçeye döndürür yahut geri gönderirdi. Anlayacağınız, benim çocukluğumun ortaokullarında kasket ve kravat takmak bir şeyler öğrenmekten daha çok önemsenirdi).
Köyümüz ilçeye uzak olduğu için, üç arkadaş birleşip bir oda tutmuştuk. Bu odada yatıp kalkıyor, yemek yapıyor, ders çalışıyorduk.
Sadece hafta sonları eve giderdim. Arada bir de annem gelir, yatak çarşaflarını filan değişirlerdi.
Annemin ilçeye geldiği günlerin birinde bana ikibuçuk lira harçlık verdi. Onunla bir hafta idare edecektim. O zamanki ikibuçukluklar kâğıttandı ve oldukça büyük para sayılırdı. Akşam vakti fırına gittim. Güzel bir karadeniz pidesi yaptırdım. Cakalı cakalı uzattım ikibuçukluğu. Aldı. Ama bakmasıyla, suratıma fırlatması bir oldu:
“Git bunu babana yuttur!” dedi.
Neden böyle davrandığını anlayamamıştım, ama çok şaşırmış ve çok incinmiştim. Ağlamaklıydım. Tüm cesaretimi toplayarak ne olduğunu sordum:
“Verdiğin paraya baksana” dedi.
Baktım, ama bir şey göremedim. Bu defa, “Üzerindeki fotoğraf kimin?” diye sordu. “Atatürk’ün” dedim, ama Atatürk’ün olmadığını da o an fark ettim. Fotoğraf İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye aitti. Meğer Atatürk ölüp Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez kendini “Milli Şef” ilan ettirmiş, paradan puldan ve resmi dairelerden Atatürk’ün fotoğraflarını kaldırtmıştı (14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan ilk özgür genel seçimler sonunda iktidara gelen Demokrat Parti, paraya, pullara ve resmi dairelere Atatürk’ün fotoğraflarını tekrar yerleştirdi).
Bu gerçeği o gün yaşlı bir fırıncıdan öğreniyordum, ama bu bilgi bana tamı tamına ikibuçuk liraya patlıyordu. Meğer o geçersiz ikibuçukluğu birileri muhtemelen farkında olarak anneme, annem farkında olmadan bana, ben farkında olmadan fırıncıya vermiştim…
O geceyi aç geçirdiğimi unutamam…
CHP’den hâlâ ikibuçuk lira alacaklıyım. Satınalma paritesi açısından hesaplayıp bana borçlarını öderlerse ne âlâ, ödemezlerse ruz-ı mahşerde hakkımı alacağım.
Yoksa paranın üzerinde ha Atatürk’ün fotoğrafı olmuş, ha İnönü’nün, benim açımdan zerre kadar fark etmez! Tercihim paranın resimsiz olmasından yana…
10 Şubat 2016.Yeni akit.Yavuz Bahadıroğlu
CHP’den ikibuçuk lira alacaklıyım
17 Şubat 2016 Çarşamba 02:20
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
iyi güzel videolar sayfa sürekli yeniliyor. videolar defalarca kesintiye uğrayıp başa dönüyor. sitelerinizi kullananın ve rezaleti görün