Şimdi gelin “Kumkapı Protestosu” ve “Babıâli Yürüyüşü”nden biraz daha geriye, 1890’lara gidelim ve bir süre önce bu sütunda “Aynı oyun yine sahnede” başlığıyla yayınlanmış olan yazımızdan bazı alıntılar yapalım...
Daily News Gazetesi muhabiri Fitzgerald, İstanbul’a geliyor...
Gelir gelmez de, Mihran Damadyan’la görüşüyor...
“İngiliz gazetecisinin bir Ermeni önderiyle görüşmesinde ne gibi bir gariplik olabilir” diyeceksiniz, ama kazın ayağı öyle değil...
Damadyan, özel yetiştirilmiş bir Ermeni’dir. İtalya’nın Venedik kentinde Ermeni Katolik İlahiyat Fakültesi’nde eğitim görmüş, Fransa adına Osmanlı’yı bölüp parçalama görevi üstlenmiştir.
Öğretmenlik yaptığı Sason’da (Batman) ayaklanma tezgâhlamış (1894), yüzlerce masum Türk’ün kanını dökmüş bir komitecidir.
Terörü “araç” olarak kullanan “Hınçak Partisi” üyelerindendir. Ama Ermeni halkına değil Fransa’ya hizmet etmiştir. 1920’de kısa süreliğine Çukurova (Kilikya) bölgesinde kurulan “Bağımsız Ermeni Özyönetimi”nin (PKK da böyle bir “özyönetim” peşinde değil mi?) Fransa mandasına girmesini önermiş, Fransa’nın topraklarımıza bir şekilde yerleşmesini sağlamaya çalışmıştır.
“Gazeteci” kimliğiyle İstanbul’a gelen Fitzgerald ise aslında dönemin İngiltere Başbakanı Gladstone’un Ortadoğu danışmanıdır: Ne tesadüf! (Gezi olaylarında arz-ı endam eden gazetecilerin kaç tanesinin gerçekten “gazeteci”, kaçının “kışkırtıcı casus” olduğunu kim bilebilir?)
Mihran Damadyan’a öyle tavsiyelerde bulunuyor ki, bunların uzun uzun düşünülüp plânlanmış olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Mihran, Fitzgerald’ın kendisine şöyle dediğini naklediyor:
“Ermeniler Osmanlı topraklarında dağınık yaşadıklarından etkili bir isyan çıkaramazlar. Çıkarsalar bile Batılı devletler bunu duyana kadar bastırılır. Kanınızı boşuna dökmüş olursunuz. Eylemlerinizi İstanbul’a (Başkent) yoğunlaştırın. Kargaşa çıkarın, Payitahtın asayişini bozun. Böyle yaparsanız hem Avrupalı devletlerin dikkatini çekersiniz, hem de (Padişah’a muhalif olan) Müslümanlardan müttefikler kazanırsınız. Zira Sultan Abdülhamid’in idaresinden hoşnut olmayan Müslümanlar var. Onlardan da yardım görürsünüz yahut onların dahi teşebbüsleri bilahare size faydalı olur.
“Davanızın esasını ırkçılığa oturtmayın, hürriyet talebi üzerine oturtun ki, taraftarlarınız artsın. Islahat, adalet ve meşrutiyet isteyin. Bu amaçla hem Başkent İstanbul’da karışıklık çıkarın, hem de Sultan Abdülhamid’in idaresinden hoşnut olmadığınızı söyleyin.
“Mesela bir taraftan İstanbul’un muhtelif semtlerinde bir günde yahut birbirini müteakip günlerde büyük yangınlar çıkarın-ki bu pek kolaydır-diğer taraftan da Galata’dan Beyoğlu’na kadar nerede Osmanlı tuğrası varsa, hepsini kırıp parçalayın.” (Damadyan, 2009: 89).
Bu öğütlerden sonra Ermeni terörü tüm İstanbul’u kuşatıyor.
27 Temmuz 1890’da tertipledikleri “Kumkapı Gösterisi”nde polisle çatışıyorlar...
Çok sayıda terörist ve polis ölüyor...
Başka bir zaman diliminde Osmanlı Bankası Merkez Şubesi’ni basıp işgal ediyorlar...
Bu işgal İstanbul’da Ermeniler ve Müslümanlar arasında çatışmalara yol açıyor. İstanbul yine karışıyor.
Derken şehrin muhtelif bölgelerinde büyük yangınlar çıkarıyorlar...
Bombalar patlatıyorlar...
Osmanlı Başkentinin asayişini tarumar ediyorlar, huzur güven kalmıyor.
Bir taraftan da Ermeni çeteleri, Rusya ve İran sınırından Osmanlı topraklarına, Kafkas sınırından da Doğu Anadolu’ya silah taşıyarak propagandistlerin kışkırttığı Ermeni köylülerine dağıtıyorlar (1894 yılının Haziran ayında Bakü’den Van’a getirilen buğday çuvalları içerisinde barut, Erzurum’da pirinç çuvalları içerisinde mermiler yakalandı).
Zaman içinde kiliseler silah deposuna dönüşüyor. Dağlar Ermeni teröristlerin eğitim alanı oluyor.
“Terör tarihi”ne yakından bakmaya devam edeceğiz...
Yavuz Bahadıroğlu/Yeni akit .23 Mart-2016
Türkiye’ye musallat olan terör örgütlerinin tarihi-3
02 Nisan 2016 Cumartesi 01:21
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.