Ancak ordunun mevcudu ve teçhizatı kâfi değildi. Yemen ve Arabistan cephesinden gelen yorgun ve hastalıklı askerler, Kafkasya’ya sevkedildi. Bütün bunlara rağmen ordu, 9-18 Kasım 1914’de Rusları Köprüköy’de durdurdu. 40 senedir Rusların elindeki Artvin düştü. Kafkasya cephesinin birinci safhası budur. Bu zaferden başı dönen Enver Paşa, askerin perişan vaziyeti ve kış sebebiyle düşmanı takip etmeyen; üstelik taarruzun bahara tehirini tavsiye eden Hasan İzzet Paşa’yı korkaklıkla suçlayarak vazifeden aldı; “Hocam olmasaydınız sizi idam ederdim” demeyi de ihmal etmedi.
Bununla kalınsa, iyiydi. Kış bastırmış; asker ise perişan haldeydi. Ancak ordunun idaresini eline alan ve “Muvaffakiyetin sırrı taarruzdadır” prensibinden başka şey bilmeyen bu romantik çılgın, -30 derecede, kimi yerde kalınlığı bir metreyi geçen kar ve tipiye rağmen taarruz emrini vermekten çekinmedi. Komitacılık günlerinden arkadaşı ve kendisi gibi bir sultanla evlenerek damad olan kolordu kumandanı Hafız Hakkı Bey de onun hayallerine ortaktı. Halbuki Ziya Paşa’nın yerine 10.kolordu kumandanı tayin edilen Hakkı Bey, daha evvel bir tümene bile kumanda etmemişti.
Enver Paşa’nın istihbaratına göre, Sarıkamış’ta Rusların bir-iki bölükten fazla askeri bulunmuyordu. Henüz 10. kolordudan haber yoktu. 9. kolordunun sadece bir fırkası el altındaydı. Harekât şubesi müdürü Alman General Bronsart, belli bir hatta gelene kadar 9. kolordunun 10. kolorduyu Bardız’da beklemesi gerektiğini söyledi. Bu fikir hiç hoşuna gitmeyen Enver Paşa, Hafız Hakkı Bey’in gündüz yürüyerek ertesi günü Sarıkamış’a varacağını hesap ederek, kendisinden evvel Sarıkamış’a girmek şerefini ona bırakmak istemediği için, 9. kolordunun da 29. fırkasıyla derhal Sarıkamış’a yürümesini emretti. İşte büyük Sarıkamış felâketinin başlangıcı olan 12 Aralık gecesi verdiği ve ertesi günü icrasını bizzat üstüne aldığı bu hareket emridir.
Erzurum-Sarıkamış arasındaki asıl Rus kuvvetlerini 11. kolorduyla sıkıştırıp; öteki iki kolorduyla Rusları arkadan çevirmeyi planlıyordu. 22 Aralık’ta macera başladı. Enver Paşa, 9. kolordunun diğer birliklerinin yetişmesini beklemeden ve 10.kolordudan da haber gelmeden hızla Sarıkamış’a harekete geçti. 4 gün sonra 26 Aralık’ta Sarıkamış önlerine geldiğinde, kuvvetlerinin kafi gelmeyeceğini düşünerek 9 ve 10 kolorduyu beklemeye başladı. Bu arada Ruslar Sarıkamış’a yığınak yaptılar.
Allahuekber Dağı’na sevkedilen 10.kolordu 28 Aralık’ta Sarıkamış önlerine geldi ve Ali İhsan Paşa kumandasındaki 9. kolordu ile birleşti. Ancak 9. kolordu Sarıkamış Dağı’nda; 10. kolordu da Allahuekber Dağı’nda soğuk, açlık ve çatışmalardan erimiş; 10 bin kişi Sarıkamış’a varabilmişti. Enver Paşa, geri dönmeye yeltendiği iddiasıyla 50 kişiyi kurşuna dizdirmişti.
Gündüz yürüyüşünde yumuşayan çarıklar, gece sertleşip ayakları mengene gibi sıkıyor; adım atmak imkânsız hâle geliyordu. Askerler donmamak için oldukları yerde hoplayıp, zıplasa da nafile idi. Ayak parmaklarından başlayan donma, zamanla bütün vücudu kaplıyordu. Nihayet zamanla her taraf donmuş askerlerle doldu; üstlerini de kar örttü. [Ertesi yılın Nisan ayında karlar eriyince, şehidlerin donmuş bedenleri ortaya çıktı. Bu sebeple, bu talihsiz şehidlere kardelenler denir.]
Bütün bunlara rağmen 29 Aralık’ta taarruz başladı; hatta birlikler Sarıkamış’ın doğu mahallelerine girdi. Ancak birkaç saat sonra Rus General Yudeniç’in taarruzu üzerine geri çekilme başladı. Donmaktan kurtulanları da Sarıkamış önlerinde sayıca 8 kat fazla olan Ruslar öldürdü; 9.kolordu çekilmeye fırsat bulamadan kumandanıyla beraber esir düştü. Enver Paşa, 10 ve 11. kolordulardan kalanlarla Bardız’a çekildi.----