Son Şahitlerden Muhsin Alev anlatıyor: Kâmil Öztürk ile birlikte Necip Fazıl Kısakürek’in yanına gidip geliyorduk. O yıllarda Necip Fazıl, Büyük Doğu faaliyetleriyle meşguldü. Necip Fazıl’la münasebetlerimiz devam ediyordu. Risale-i Nur’larda bazı parçaları Büyük Doğu mecmuasında neşrettiriyorduk.
Bediüzzaman Said Nursi İstanbul‘a gelince sanki bütün İstanbul halkı Akşehir Palas Otelineboşaldı. Hergün yüzlerce insan Bediüzzaman’ı ziyaret ediyordu. Bu arada bir çok tanınmış zevat da bu ziyaretçiler arasındaydı. Necip Fazıl da Bediüzzaman’ı ziyarete gelmişti. Üstad Bediüzzaman, kendisini alaka ile karşıladı. Bir sandalyeye oturttu.
Necip Fazıl, kendisinin yanına gelip giden gençleri Üstad Bediüzzaman’ın yanında ve hizmetinde görünce ben öyle tahmin ediyorum üzülmüş olacak ki, Üstad kendisine:
“Üzülme! Üzülme! Ben Doğucuları, Risale-i Nur talebesi olarak kabul ettim. Ben seni Risale-i Nur’a yirmi senelik hizmet yapmış olarak kabul ediyorum” dedi.
Yine Necip Fazıl’la olan görüşme sırasında Üstadın şöyle dediğini hatırlıyorum: “Biz bir ağacın meyveleriyiz. Aramızda ayrılık-gayrılık yoktur. Ders almak ve kaynak bakımından aynı yere gidiyoruz.”
(Son Şahitler)
Kökü bir meyvesi bir davalar
Son Şahitlerden Muhsin Alev anlatıyor: Kâmil Öztürk ile birlikte Necip Fazıl Kısakürek’in yanına gidip geliyorduk. O yıllarda Necip Fazıl, Büyük Doğu faaliyetleriyle meşguldü. Necip Fazıl’la münasebetlerimiz devam ediyordu. Risale-i Nur’larda bazı parçala
24 Mart 2015 Salı 02:27
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.