Şayet hikayeyi 19 Mayıs 1919’dan başlatırsanız Lozan için bir zafer diyebilirsiniz. Sizin için dün yoktur; hatta karanlık bir dönemdir dün. O zaman
Lozan size ışığı getiren bir kapıdır. Sahip çıkarsınız, övünürsünüz.
Şayet hikayenin 1919’da başlamadığını bilirseniz, durum farklı olur.
Arkamızda bizi bugüne taşıyan bir büyük geçmiş var. 1071’e, Selçuklu’ya kadar gitmek istemeseniz bile Osmanlı orada duruyor. Siz yok deseniz de Lozan “Osmanlı var” diyor. Lozan seni Osmanlı İmparatorluğu’nun devamı görüyor. “Osmanlı’ya ait borçları sana fatura etti”; başkasına değil.
Tarihe 1919’un Samsun’u yerine; 1299’un Söğüt’ünden bakarsan Lozan, kayıptır; hem de kazanç gibi gözüken büyük kayıp.
SAVAŞI OSMANLI BAŞLATMADI
Birinci Dünya Savaşını kim başlattı? Savaşı başlatanların hedefi neydi?
Bu soruların cevabını vermeden Lozan’ı anlayamayız.
Her şeyden önce savaşı Osmanlı başlatmadı. Birinci Dünya Savaşı İngiltere’nin liderliğinde Osmanlı İmparatorluğu’nu işgal, topraklarına el koymak için çıkarıldı.
Burada mağdur olan, topraklarına el konulan ülke Osmanlı’dır.
Emperyalist İngiltere Osmanlı’nın enerji kaynaklarına, petrolüne, sahip olduğu topraklara el koydu.
Bu haksız ve adil olmayan bir durum.
Savaş sona erdiğinde bile Osmanlı toprağı, Anadolu’dan ibaret değildi.
Misak-ı Milli sınırlarını taşan bir coğrafya Osmanlı’nın elindeydi. Savaş bittiği an imzalanan mütarekeye İngiltere ve diğer emperyalist ülkeler uymadılar.
18 Ocak 1919’da toplanan Paris Konferansı’na 32 devlet katıldı, Osmanlı davet edilmedi.
Israrlı başvurulara rağmen çağrılmadı. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden sonra Osmanlı heyeti 30 Mayıs 1919’da konferansa katılabildi.
23 Haziran 1919’da Sadrazam Damat Ferit Paşa Konferans’a verdiği muhtırada Osmanlı toprağının Trakya, Asya ve Arap dünyasındaki sınırlarını gösterdi.
Daha sonra önümüze konulan Sevr’e cevap olarak Osmanlı Meclis-i Mebusanı, Akdeniz’de Lazkiye’nin hemen kuzeyinden başlayan, Halep, Deyr ez Zor’la devam eden, Musul ve Kerkük’ü içine alan FAO’nun hemen üzerinde Basra Körfezi’ne kadar uzanan sınırı Misak-ı Milli olarak ilan etti.
İngilizler bu karar üzerine Osmanlı Meclisi’ni kapattı, milletvekillerini tutuklamak istedi.
Lozan Misak-ı Milli sınırlarını bile dışarıda bıraktı.
İNGİLTERE 1838 İLE BAŞLADI 1923’TE BİTİRDİ
İngiltere 16 Ağustos 1838 tarihinde İstanbul’un Baltalimanı semtinde imzalan ticaret anlaşması ile Osmanlı’ya sızmaya başladı.
Biritanya’ya ayrıcalık tanıyan bu anlaşma ile İngiltere ve diğer batılı ülkeler Osmanlı topraklarında paralel bir ekonomi kurdu. Onu paralel bir yargı sistemi izledi. Ardından paralel eğitim geldi. İş paralel ordu, paralel medya, paralel bürokrasiye kadar gitti. Duyun-u Umumi ise herkesin bildiği gerçek.
Nihayetinde Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı’yı işgal ettiler.
Lozan yeni bir Türk Devleti’nin kabulüdür. Eyvallah. Bize o hengameden bir Devlet kalmıştır. Devletsizliğin ne olduğunu bilen bir milletiz. Bugün ne yapıyor isek Lozan’da elimizde kalan devlet ile yapıyoruz.
O devlet bize ne pahasına verildi?
Orada bize geçmişle arana perde çek dediler. Osmanlı İmparatorluğunu unut, 1071’i hiç hatırlama, arada ne olduğuyla ilgilenme, 1299’u da bir tören günü olarak gör anlaşmasıdır Lozan.
Bu milletin İslam ile bağının koparılmak istendiği tarihtir.
Lozan Milletiyle, geçmişiyle, tarihiyle, inancıyla uğraşan bir Devlet verdi bize.
Millet daha 100 yıl dolmadan o devleti dönüştürmeyi bildi. İngiltere’nin, ABD’nin elinden Devleti çekip aldı.
ABD’NİN İŞGAL GİRİŞİMİ LOZAN’IN İHLALİDİR
Devlet ellerinden gidince Batı çıldırdı. Millet zaten yanlarında değildi.
“Benim olmayan kara toprağın olsun” anlayışı ile ABD, 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgale kalkıştı.
Bu Lozan’ın ihlaliydi.
İsrail’in Filistin toprağını işgali, Irak’ın ABD tarafından işgali, Musul’un işgal altında oluşu, Irak-Suriye arasında sınırın olmayışı, ABD’nin Suriye’yi işgal girişimi, PKK’ya bir terör koridoru kurdurmaya kalkışması zaten Lozan’ın bitişiydi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı da İngiltere ve ABD’ye dönüp bunu ilan etti. “Bize zafer diye yutturmaya çalıştığınız Lozan bitmiştir” dedi.
Mesaj içeriye değil; dışarıyadır.
Lozan, geçmişimizle aramıza çekilen bir perdeydi.
O perde kaldırıldı.
Celal KAZDAĞLI