Rus istilasına karşı vatanlarını korumak adına bir asır mücadele eden Dağıstan ve Kafkasya’nın şanlı kahramanı Şeyh Şâmil öldükten sonra bile hatırası, bilhassa Rus esaretinde yaşayan Müslüman halkların kalbinde yaşamaya devam etti.
Dağıstan ve Kafkasya'nın efsanevî kahramanı Şeyh Şâmil'in Ruslara karşı kazandığı zaferlerin en meşhuru Dargi Savaşı'dır. 150 bin kişilik Rus ordusu, Dağıstan'ı çevirmiş ve yolları kesmişti. Şeyh Şâmil'in karargâhına doğru ilerleyen 18 bin kişilik öncü birliğin kumandanı Vorontzof, büyük zâyiat vererek vardığı Dargi'den 25 Temmuz 1845'te dönüşe geçti. Fakat 3 general, 195 subay ve 3433 asker, yollarda Şâmil'in çeteleri tarafından telef edildi. Vorontzof, Şâmil'in saklanmasına yardımcı olarak gördüğü ormanları yakmaya kalktıysa da başaramadı. Fakat buna rağmen Şâmil 14 bin kişilik bir kuvvetle Terek Nehri'ni geçerek Çerkes bölgesi Kabartay'ı işgal etti; fakat tutunamadı. 1851'de Şâmil'in nâiblerinden Hacı Murad, Ruslara katıldı. Sonradan pişman olarak kaçan Hacı Murad'ın trajik hayatı, Tolstoy'un meşhur romanına mevzu olmuştur.
Çar I. Nikola, hayranlık duyduğu Şâmil ile bizzat görüşmek istedi ve General von Klugenav'ı vazifelendirdi. Çarın sonsuz vaadler ve parlak teklifleriyle dolu mektubu okuyan Şâmil red cevabı verdi. Kafkas orduları başkumandanı General Fèsè'nin 2. teşebbüsü de boşa çıktı. Şâmil, muharebeye etmeye kararlıydı. Hatta Şeyh Şâmil, Ruslarla anlaşma teklif edenlere cezâ verileceğini ilan etti. Hal böyleyken iki Çeçen'den Rusların Müslüman köylerine yaptığı zulüm ve işkenceleri dinleyen Şeyh Şâmil'in annesi, oğlundan Ruslarla bir anlaşma yapmasını istedi. Bunun üzerine annesine yüz sopa vurulmasına hükmettiği; fakat buna gönlü razı gelmediği için, bu sopaları annesinin yerine kendisine vurdurttuğu meşhurdur.
Kırım Harbi (1854) esnasında Şâmil'in Tiflis üzerine yürümesi; müttefik Türk, Fransız ve İngiliz kuvvetlerinin de Karadeniz'in batısından ve güneyinden Ermenistan üzerine taarruz etmesi kararlaştırılmıştı. Fakat plan yürümedi; Şâmil'in başlattığı yürüyüş yarım kaldı. İşgal altındaki Dağıstan'da sembolik hüküm süren Avar Hanları, Şâmil'e arka çıkamadığı gibi, Rusları kızdırmaktan çekinen Kabartaylar da geri durdu. Bazı Dağıstanlılardan başka sadece Çeçenler ve bir kısım Abhaz ve Çerkesler Şâmil'e katıldı. Ormanlık olduğu için mevzilenmek için ekseriya Çeçenistan'ı tercih ederdi.
Kırım Harbi'nden sonra Rus kuvvetleri, Şâmil'in Anadolu ve İran'dan silâh ikmâl yollarını kestiler. Dayanma güçleri azalmış bazı kabileleri satın almaya muvaffak oldular. Sertliği de, çok kişilerin kendisini terketmesine sebep olmuştu. 2 yıl mukavemetten sonra Çeçenistan Rusların eline geçti. Bundan sonra, birçok küçük cemaatler ayrılarak Şâmil'in nâiblerini terk ettiler. Dağıstan tamamen sarıldı. Şâmil, çarpışarak ailesiyle Kuzey Dağıstan'ın hâkim mevki Gunib'e ulaştı. 400 kişilik mücâhidleriyle kaleyi müdafaaya etti ise de, tam teşkilâtlı 14 Rus taburunun topçu ateşiyle sayıları yüze düşüverdi. Şâmil, 6 Eylül 1859 günü iki oğluyla beraber Ruslara teslim oldu.
Yapılan teslim anlaşmasına göre, Şâmil maiyetiyle İstanbul'a gidecek ve Ruslar Dağıstan'dan asker toplamayacaktı. Fakat Prens Baryatinski sözünde durmadı; Şâmil'i Petersburg'a götürdü. Çar, kendisine görülmemiş bir karşılama merâsimi yaparak gönlünü almaya çalıştı. Çar II. Aleksandr, onun şerefine verdiği bir ziyâfette, 'Sizi soframızda görmekle büyük şeref duymaktayım' deyince, Şâmil, 'Asıl ben sizi soframda misafir etseydim, büyük şeref duyardım' cevabını vermiştir.
1869'dan itibaren Kaluga'da on sene ikâmete mecbur tutulduktan sonra hac için İstanbul ve Mısır üzerinden Hicaz'a gitmesine müsaade edildi. İstanbul'da Sultan Abdülaziz'in misafiri oldu. Kendisine bir köşk tahsis edildi. Mısır'da da Hıdiv İsmail Paşa'nın misafiri oldu. Sürgünde bulunan Cezayir kahramanı Emîr Abdülkâdir ile görüştü. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra İstanbul'a dönemedi; 1871'de Medine'de vefat etti. Bakî Kabristanı'na defnedildi.
Şâmil'in hocası Cemâleddin Efendi'nin kızından olan oğlu Mirliva Gâzi Muhammed Paşa, Osmanlı hizmetine girdi. 1877 Osmanlı-Rus Harbi'nde Kafkasya cephesinde süvâri tugayına kumanda etti. Şâmil'in Rusların elinde esir olan diğer oğlu Şâfiî ise Çar'ın yaveri ve Rus generali idi. 3.oğlu Cemâleddin ise muharebede kayboldu. İkinci zevcesi Ermeni asıllı Şuveynat'tan olan en küçük oğlu Kâmil Paşa Hicaz'dan İstanbul'a geldi. Bunun oğlu Said Şâmil, 1918-1921 arası Dağıstan istiklâli için mücadele ettiyse de, başaramadı. 1981'de İstanbul'da vefat etti. Şeyh Şâmil'in hatırası ise, bilhassa Rus esaretinde yaşayan Müslüman halkların kalbinde yaşamaya devam etti.
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci
Şeyh Şâmil’in sönmeyen hatırası
Rus istilasına karşı vatanlarını korumak adına bir asır mücadele eden Dağıstan ve Kafkasya’nın şanlı kahramanı Şeyh Şâmil öldükten sonra bile hatırası, bilhassa Rus esaretinde yaşayan Müslüman halkların kalbinde yaşamaya devam etti. Dağıstan ve Kafkasy
14 Aralık 2015 Pazartesi 00:11
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.