Öne Çıkanlar savunma sanayisi resmitarih Ekremimamoğlu bugün sehirlerin eski isimleri

Atatürk'ün, Corrinne'ye gönderdiği sansürlenen mektubu

Mustafa Kemal'in yazdığı ve Peyami Safa'nın sansürleyerek yayınladığı mektupların özgün halleri Derin Tarih'in Kasım sayısında yer aldı. Corrinne Lütfi'ye gönderdiği mektupta Atatürk, askerlerinin "cennette huriler karşılayacağı için" şehitliğe olan inanç

Atatürk'ün, Corrinne'ye  gönderdiği  sansürlenen mektubu
Mustafa Kemal'in yazdığı ve Peyami Safa'nın sansürleyerek yayınladığı mektupların özgün halleri Derin Tarih'in Kasım sayısında yer aldı. Corrinne Lütfi'ye gönderdiği mektupta Atatürk, askerlerinin "cennette huriler karşılayacağı için" şehitliğe olan inançlarına vurgu yaparken kendisinde böyle bir duygu olmadığını belirtiyor. Atatürk'ün, Peygamber Efendimiz ile ilgili yorumu da dikkat çekiyor. Albay Mustafa Kemal'in Maydos'tan İstanbul'daki Corrinne Lütfi'ye yazdığı özel mektupların sansürlendiği ve yer yer tahrife uğradığı ortaya çıktı. Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü Eski Öğretim Üyesi Yesevizâze Alparslan Yasa'nın Derin Tarih'te ele aldığı mektuplar, Mustafa Kemal'in fikir ve inanç dünyasına dair kuvvetli ipuçları veriliyor. Peyami Safa'nın 1965 yılında sansürleyerek yayınladığı mektupta Mustafa Kemal, askerlerinin şehitliğe olan inancını överken, "Benim adamlarım şehâdet peşinde koşmakla hiç de aptallık etmiyorlar! Peygamber ne kadar akıllıymış! Nasıl da erkeklerin hakîkî ihtirâslarının farkındaymış! Ben şahsen, bu mü'minlerle aynı hasletlere sâhib olmak gibi bir kabiliyetten maatteessüf mahrûm bulunuyorum..." satırları dikkat çekiyor. Derin Darih'in Kasım ayı sayısında sansürsüz olarak yayınlanan mektuptan bir bölüm şöyle: '..Burada hayat hiç de öyle sâkin geçmiyor; gece gündüz başımızın üstünde durmadan şarapneller ve muhtelif topların daha başka mermileri patlıyor; bir taraftan mermiler vızıldarken, diğer taraftan bombaların gürültüsü topların gürültüsüne karışıyor... Hakikaten bir cehennem hayatı yaşıyoruz! Neyse ki askerlerim hem cesurlar, hem de düşmandan çok daha mütehammiller! Zâten kalblerindeki inanç da, ekseriyâ ölmeyi gerektiren emirlerimin îfâsını fazlasıyle kolaylaştırıyor. Çünki onlara göre ancak iki semâvî netîce olabilir: Ya gazî, yani muzaffer, ya da şehîd olmak! Bu sonuncusunun ne mânâya geldiğini bilir misiniz? Dosdoğru Cennete gitmek! Ki orada, hûrîler, yâni Allâh'ın yarattığı bu en güzel kadınlar, onları ağırlayacak ve ebediyen onların emrine âmâde olacaklar! İşte size en yüce saâdet! Görüyorsunuz ya, Hanımefendi, benim adamlarım şehâdet peşinde koşmakla hiç de aptallık etmiyorlar! Peygamber ne kadar akıllıymış! Nasıl da erkeklerin hakîkî ihtirâslarının farkındaymış! Ben şahsen, bu mü'minlerle aynı hasletlere sâhib olmak gibi bir kabiliyetten maatteessüf mahrûm bulunuyorum; bununla berâber onların inançlarını tasdîk etmekten de hiç hâlî kalmıyorum...' ataturk_mektup Kaynak: Yeni Şafak.Kasım.2014

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.