"Evlerine kadar gidip Avrupa'da 'eşiniz bu projeden ayrılsın' noktasına kadar giden uygulamalar oldu.
Bu arkadaşlar bizimle çalışmaktan mutluydu.Öyle ki, Türk vatandaşı olmak istediler" diyordu. Evet ailelerine kadar tehdit alan yabancı mühendislerimiz, çareyi Türkiye'ye iltica etmekte buluyordu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı Berat Albayrak'ın kaleme aldığı "Burası Çok Önemli" isimli kitapta enerjide bağımsızlığımızla ilgili dehşet ifadeler vardı. Bir toplantı yapılıyor. Askerler de var. Doğu Akdeniz'de daha aktif olmamız gerektiğini anlatıyor.
Bazı askerler, "Altyapı, gemi, para yok. ABD ve AB'nin ne diyeceğini kestiremeyiz" diye itiraz ediyor.
O itirazcılar 15 Temmuz'da darbecilerin içinde yer alıyor. Toplantı çok önemli...
Hayati olaylar yaşanıyor. Avrupalı ülkeler, bizim deniz alanlarımızın bulunduğu bölgeleri parsel parsel ihalelere çıkarıp uluslararası şirketlere satıyor.
İçimizdeki hainler "Batı ne der. Aman sahip çıkmayalım. Riskli" diye bastırıyor.
Berat Albayrak sondaj gemisi almaya karar verdiklerinde bazılarının "Ülkeyi böyle saçma masraflara sokamazsınız ve sonunda yargılanırsınız" diye tehditler ettiğini de söylüyor. "Batı ile iyi geçineceğiz" diye söz verip bir yemin etmediği kalan 6'lı, 7'li, 8'li masayı bir düşünün şimdi.
Akdeniz'de doğalgaz çıkarmaya kalksan masa birbirine girecek.
Biri "Almanya ne der" diye başlayacak, diğeri "Aman İngilizleri kızdırmayalım" diyecek, diğer "Amerika'yı unutmayın ha... Aman ha" diye bastıracak. Çünkü "Hepimizin imza yetkisi var." diyerek "Kukla Başkan" sistemine talipler.
Tabii önemli olan biz ne yapacağız? Bu kafalarla denizlerimizde sadece balık tutmayı, topraklarımızda da domates, biber, patlıcan yetiştirmeyi mi seçeceğiz?
Yoksa her türlü tehdide "Kefenimiz"le mi cevap vereceğiz? Karar sizin..