Hatırlarsınız, bundan 2-3 ay öncesinde, “başı kippalı adamlar”ın Ege civarında, özellikle de Manisa eksenli arazilerde “turist” kılığında dolaştıklarını yazmış ve sormuştum:
“Bu adamlar, buralarda ne arıyor?”
Sormuştum;
Çünkü Manisa eksenli topraklarda, öteden beri “hazine” bulunduğu söyleniyordu!
“Krezüs”ün hazinelerinden, yani “Karun Hazineleri”nden söz ediliyordu...
İddialara göre;
İşte bu hazine “Sart Harabeleri” civarında veya “Bin Tepeler” mevkiinde bulunuyordu!
Tabiî;
Bazı “mezar”lardan “küp dolusu altınlar” çıkarıldığı şayiaları da, “hazine avcıları”nın ilgisini bu bölgeye sevketmişti!
Çocukluğumdan bu yana duyduğum bu hikâyeler ile “başı kippalı adamlar”ın Ege’de dolaştıkları haberlerini birleştirince, gayrı ihtiyari sormuştum:
“Acaba onlar da mı hazine arıyor?”
İşte bu soruyu sorduğumdan bu yana, kulağım “Ege’den gelecek haberler”deydi!
Hani, “kulağı kirişte” denilir ya, işte böyle bir “beklenti” içindeydim!
Anamın elini öpmek, rahmetli babamın mezarını ziyaret etmek için gittiğim Salihli’de öğrendim ki, “hazine avcıları” boş durmuyor!
Değişik “kılık”lar ve çeşitli “kılıf”lar altında “araştırma”larını sürdürüyorlar!
Bunu öğrenince, Salihli ile Akhisar’ı birbirine bağlayan yoldaki “genişletme çalışmaları”na takıldı kafam.
Ne var ki;
“Bin Tepeler”den biri olan bir “tepecik”, tam ortasından bölünmüş olmasına rağmen, öyle “Hazine”yi andırır bir görüntü yoktu!
Kimbilir;
Belki de, “cambaza bak” numaraları dönüyordur!..
Yani;
Birileri; dikkatleri “Sart” ve “Bin Tepeler” üzerine çekerken, “bir başka yer”de ve “bambaşka bir iş” bitiriliyordur!
KİM KAPATIYOR BU ARAZİLERİ?
Bakmayın, “bitiriliyordur” deyip de “ihtimal”den söz ettiğime...
Gördüklerim ve duyduklarım, “İsrail yayılmacılığı”nın Filistin topraklarından Salihli’ye kadar uzandığını gösteriyor!
Meğer;
“Başı kippalı adamlar” Manisa civarında etrafı “kolaçan” edip, “hazine etüdü” yaparken, onların “yerli uşak”ları da boş durmamış!
Onlar da;
Salihli civarında “arazi kapatma” işine soyunmuşlar!
Şimdilik, sadece şu kadarını söyleyeyim ki; Salihli-Alaşehir yolu üzerinde ve özellikle de Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nin civarında bulunan araziler tek tek satın alınmış!
Alınan arazilerin toplamı “4 bin dönüm” civarında!
Dönümüne verilen para da, yerine göre “100-180 milyon” arası!
Yani; Buradaki arazi sahiplerine ödenen para “400-720 milyar” lira civarında!
İyi de;
Bu kadar parayı veren adamlar “kimler” ve “amaçları” ne?
Biraz araştırınca öğrendim ki; bu adamlar İstanbul’dan gidiyorlar oralara!..
Hem de;
“34 plakalı yeşil Mercedes’ler” ile!
Haziran ayından bu yana; bir ayakları İstanbul’da olsa da, bir ayakları sürekli Ege’deymiş!
Salihli’ye gittiklerinde Berrak Otel’de kalıyorlarmış!
HOLLANDALI YAHUDİ!
Olacak ya;
“300-400 dönüm” toprağı olan “duyarlı” bir vatandaşa da “teklif” götürmüşler.
Soracak olmuş:
“Niçin alıyorsunuz bu toprakları?.. Ne yapacaksınız buralarda?”
Muhatapları, “ser” verip, “sır” vermeyen cinsten adamlar!..
“Hık-mık” etmişler!
İşkillenmiş...
“Bu işte bir bit yeniği var” deyip, başlamış araştırmaya!..
Bir de ne görsün!??
Meğer “Türk” kimliği ile “arazi” kapatan bu kelli-felli adamlar, merkezi Hollanda’da olan, başında da bir “Yahudi”nin bulunduğu firmanın “Türkiye temsilcileri”, yani “yerli işbirlikçileri” imişler!..
Hadi, daha açık yazayım:
“Hollandalı Yahudi”nin asıl ilgi alanı Salihli-Alaşehir arasındaki Soğanlı Köyü civarıymış!
İşin garibi;
Satın aldıkları bazı araziler de, “tarıma pek elverişli değil”miş!
O halde?!?
Bu işin altında bir “çapanoğlu” var!..
Ama, ne?..
Acaba, o topraklarda bizim bilmediğimiz “bir şey” mi var?.. Yoksa “villa” yapıp satacaklar mı “dindaş”larına?..
Meselâ;
Bir “tatil köyü” yapıp, “çöreklenecek”ler mi oralarda?
Malûm;
“Filistin toprakları”nda da böyle böyle kök salmışlardı!
G.DOĞU TOPRAKLARININ “İPOTEK” DEĞERİ YOK!
Bu yazılarımın “Yahudi kökenli” vatandaşları “çok rahatsız” ettiğinin farkındayım!..
Sağda-solda “benden şikâyet” ettiklerini de duyuyor, biliyorum!..
Ne var ki;
Bu ülkeyi seven biri olarak, Türkiye topraklarının göz göre göre “işgal” edilmesine de göz yummam mümkün değil!
Ankara’dakiler ise;
Bir yandan “Bu topraklardan, hiç kimse bir çakıl taşı bile koparamaz” edebiyatı ve uyuşukluğu içinde kulaklarının üstüne yatarken, bir yandan da bu ülke topraklarının “dönüm dönüm işgal” edilmesine göz yumuyorlar!
Filanca köyde düzenlenen “mevlid merasimi”nden veya filanca evdeki “dinî toplantı”dan anında haberdar olup hemen “gözaltı mekanizması”nı harekete geçiren ve insanların geçmişlerini ıcığına-cıcığına kadar sorgulayan “istihbarat” elemanları, her nasıl oluyorsa, “siyonist yayılmacılık”tan haberdar değil!
Hayret bi şey!..
..............
Evet, hayret bi şey... Ama asıl “hayret” edilmesi gereken ne, biliyor musunuz?..
Güneydoğu’daki topraklar, “riskli” sayıldığından, artık bankalar tarafından “ipotek” olarak kabul edilmiyormuş!
Yani;
Bankadan “kredi” isteyen çiftçi, kendi arazisini “ipotek” olarak gösterdiğinde, banka şöyle karşılık veriyormuş:
“Bu toprakların geleceği riskli!.. İpotek olarak kabul edemeyiz!”
Bunun anlamı nedir biliyor musunuz?..
Bunun anlamı;
“Verdiğim krediyi ödeyemezsen, ben de senin topraklarına el koyarım, ama benden önce başka birileri el koyabilir bu topraklara!”
Demektir!..
Ben demiyorum bunu... Bu ülkeyi yıllarca yurtdışında “büyükelçi” olarak temsil etmiş, şimdi emekli olmuş Yalım Eralp, internetteki Habertürk sitesinde diyor!..
ŞARON’UN “KANLI EL”İNİ SIKMADAN ÖNCE!
Ben de diyorum ki;
Bir süre sonra, acaba Salihli’deki topraklar da “ipotek” edilmeye değer bulunmayacak kadar “riskli” mi sayılacak?..
Hayır, “komplo teorisi” üretmiyorum... Gözlerimle gördüğüm, kulaklarımla duyduğum bir gerçeği yazıyorum!..
Ve diyorum ki;
Çeşitli “kılıflar” ve değişik “kılıklar” altında, bu ülke toprakları “adım adım işgal” ediliyor!
Siyonist İsrail’in, Filistin topraklarında başlayan “yayılmacılık” siyaseti, Güneydoğu sınırlarını aşıp, taa Ege’ye kadar uzanmış!..
İşte bunu söylüyor ve haber veriyorum, göğüslerinde bir “yürek”, yüreklerinde de “vatan sevgisi” bulunan insanlara!
Daha ne yapayım?..
Elime silah alıp, dayayamam ki “işgalci”lerin alnına!..
Benim silahım, kalemim!.. Silahın görevi vurmak, kalemin görevi yazmak!..
İşte yazdım!
Gerisi, Sabra ve Şatilla katliamlarının bir numaralı sanığı “Katil Şaron”u karşılamaya ve onun “kanlı el”lerini sıkmaya hazırlanan “Ankara”dakilere kalmış!
Tabiî;
Göğüslerinde yürek, yüreklerinde de “vatan sevgisi” varsa!..
Eğer yoksa; Ört ki, ölem!..
-------------------------------
Hem suçlu, hem güçlü!
Hem “suçlu”, hem de “güçlü” dedikleri bu olsa gerek... Evet, İsrail’den ve onun eli kanlı Başbakanı Şaron’dan söz ediyorum.
Şu hâle bakın; adamlar, “kundaktaki bebek”leri bile kurşunluyor, resmen ve alenen “cinayet” işliyor ama BBC’nin, bu “katliam”lara “cinayet” veya “vahşet” demesini yasaklatıyor!
Ortadoğu’da resmen ve alenen “topyekûn savaş” sürdürüyorlar ama, Ankara’ya “barış” maskesiyle geliyorlar! İşin garibi, Ankara’dakilerde, “kuzu postu”na bürünmüş bu “vampir”lere kucak açıyor!
Hani, sürekli “milletten kopuk” diyoruz ya Ankara için... İşte bunun son örneği Şaron’un ziyareti!.. Milletin “kasap” dediğine, Ankara kucak açıyor!
Yazıklar olsun!
HASAN KARAKAYA,ABİ’NİN VEFATINA
İTHAFEN...
akit/7.8.2001 tarihli yazısı
Yayılmacılık... Filistin’den GAP’a, GAP’tan Ege’ye!
25 Ocak 2016 Pazartesi 03:14
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.