"Sınırımızda DEAŞ görmek istemiyoruz" diyen Başbakan Davutoğlu, IŞİD'le savaşan PYD'ye Türkiye'ye saldırmadığı sürece dokunulmayacağını, ancak PKK'nın silahlı adamlarını Türkiye'den çekmedikçe hedef alınacağını söyledi. ABD ile İncirlik anlaşması konusunda ayrıntılar verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu 25 Temmuz akşamı İstanbul, Dolmabahçe'deki Başbakanlık ofisinde bazı gazetelerin genel yayın yönetmeleriyle buluştu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Davutoğlu, son günlerdeki terör operasyonlarının üç hedefi olduğunu açıkladı, Bunları "Demokrasi ve özgürlükleri korumak, kamu düzenini sağlamak ve Türkiye'ye açık şekilde savaş ilan edenlere kudretimizi ve caydırıcı gücümüzü göstermek" olarak sıraladı. Türkiye'nin sınır bölgesindeki en önemli hedefinin 'DEAŞ'ı görmemek' olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Nasıl yaparız, hangi aşamalarda yaparız, o bizde mahfuz ama görmek istemiyoruz. Yerine ne geçecek, ılımlı muhalefetin oraya yerleşmesini istiyoruz" diye konuştu.
'KARA GÜCÜ SOKMAYIZ'
Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye'ye kara gücü gönderme planı olmadığını söyledi."ABD ile bazı yaklaşım farklılıklarımız vardı. Biz kapsamlı bir strateji ihtiyacına dikkat çekiyorduk. İkincisi, mülteciler için güvenli bölgeler oluşturulsun, üçüncüsü Suriye'nin geleceğinin belirlenmesinde ılımlı unsurlara yer verilsin. Ama görüş birliği içinde olduğumuz konular da vardı. Geldiğimiz noktada, yapılan anlaşma içinde bizim kaygılarımızı veya beklentilerimizi gideren unsurlar derç edildi belli ölçülerde. Bunun detayına girmem. Ama mesela air cover (hava koruma) önemli bir husus. DEAŞ'a karşı mücadele eden Özgür Suriye Ordusu veya ılımlı unsurların havadan korunması… Alana biz kara gücü sokmayacaksak —ki sokmayacağız- orada kara gücü olarak bizimle işbirliği yapan belli unsurların korunması. Bir de eğit-donat faaliyeti istenilen hızda olmasa da yapılır hale geldi. Burada nihayet şartların gerektirdiği, ihtiyaçların karşıladığı bir ortak zemin oluştu. İncirlik de dahil olmak üzere koalisyon ile işbirliği yapmak konusunda mutabık kalındı. Önümüzdeki günlerde gerekli adımlar atılacak."
Davutoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 23 ve 25 Temmuz'da Suriye'deki IŞİD ve Irak'taki PKK hedeflerine karşı yürüttüğü üç dalga harekatla "Türkiye ve bölgede yeni şartların ortaya çıkarttığını" söyledi. "Herkesin bu şartları doğru okumasını" ve "Kendi konumunu gözden geçirmesini" beklediklerini söyleyen Davutoğlu, "Gücünü etkin şekilde kullanan bir Türkiye'nin mevcudiyeti Suriye'de, Irak'ta, bölgede denklemi değiştirecek sonuçlar doğurur" dedi.
'ÖNLEYİCİ SAVUNMA' SAFHASIYLA FARKLI BİR DÖNEME GİRİLDİ
Davutoğlu "Eminim gerek Türkiye'deki, gerek bölgedeki aktörler 23 Temmuz ile 25 Temmuz'un iki ayrı dönem olduğunu fark etmişlerdir" diye konuştu.
Toplantıya katılan Hürriyet Daily News Yayın Yönetmeni Murat Yekin'e göre "Başbakanın 'Bundan sonra böyle' demesi, ilk IŞİD harekatıyla telaffuz edilen "önleyici savunma" safhasıyla gerçekten farklı bir döneme girildiğine işaret ediyor.
Dört saate yakın süren toplantını detaylarını köşesine taşıyan Yetkin, Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanları paylaştı: "Suruç saldırısı ardından özel güvenlik toplantısı sırasında IŞİD'in Kilis'te Suriye tarafından ateş açarak bir astsubayı şehit ettiği haberi gelmiş. Bu haber ile operasyonu öne alma zorunluluğu ortaya çıkmış. Zaten bir gece önce İçişleri Bakanı telefon etmiş ve Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde öldürülmüş olarak bulunduğu haberini vermiş. 23'ündeki o toplantıda PKK'nın eylemi üstlendiği ve aralarındaki telsiz konuşmalarında neler söylediklerinin de bilgisi Kilis ile birleşince, bir de İstanbul'da, Okmeydanı'ndaki DHKP-C cenaze yürüyüşünde tüfekli-maskeli resimler medyada çıkınca hemen müdahale kararı almışlar.
'DEVLET AÇISINDAN VAROLUŞSAL MESELEYDİ'
Davutoğlu, "O an için devlet açısından varoluşsal meseleydi. Devletin var olup olmadığını" gösterme meselesiydi diyor. "Yani bir hafta sonra olsaydı nereye doğru olayların seyredeceğini tayin etmek mümkün değildi" diye izah ediyor; "Hiç kimsenin beklemediği kadar hızlı ve hiç kimsenin belki öngörmediği kadar da etkin bir operasyon olduğu kanaatindeyim. Yani Perşembe günü (23 Temmuz) saat (öğleden sonra) 3'te toplandık, gece 3'te DEAŞ mevzileri vuruldu. O gece 297 kişi gözaltına alındı, hazırlıklar yapılıp Cuma günü 11'de DEAŞ mevzileri bir daha vuruldu, sonra PKK mevzileri vuruldu, gece 2,5'ta değerlendirme yaptık, bu sabah 5'te 3'üncü dalga operasyonu başladı, bugün (25 Temmuz) 1:30'da uçaklar geri döndü. Genelkurmay Başkanımızla (değerlendirme) yaptık. Bana ilk anda sunulan, hedeflerin tümü eksiksiz bir şekilde tasfiye edildiği. (..) Tek bir sivil kayıp yok."
'HİÇBİR SUÇUN CEZASIZ KALMAYACAĞI GÖSTERİLDİ'
"Bir kere kimsenin sahipsiz olmadığını gösterdi bu operasyonlar" diyor Davutoğlu; "İki, hiçbir suçun cezasız kalmayacağını gösterdi. Yani askerimizi şehit eden 5 DEAŞ mensubu da öldürüldü. Şöyle devam ediyor: "Polisimizi yatağında şehit edenlerle iltisaklı 35 kişi tutuklandı Ceylanpınar'da, Diyarbakır'da 19 kişi tutuklandı. Ve bunlara o talimatı verdiği yer olarak gördüğümüz Kandil dahil bütün temel belli odaklar da cezalandırıldı."
HAZİRAN 2013'TE NE TAAHHÜTLER VERİLDİ?
Başbakan Davutoğlu hem süreç, hem de HDP'lilerin Abdullah Öcalan ile görüşememe şikayetleri konusunda gayet kesin ifadeler kullanıyor: "Haziran 2013'te ne taahhütler verildi? Silahlı gruplar ülkeyi terk edecek. Bu müzakere edilecek bir husus değildir. Kamu düzeni müzakere edilecek bir husus değil. Dolayısıyla, şimdi tekrar madem HDP diyalogla bu ülkeye barış getirilir, tekrar her şey konuşulabilir diyor, konuşsunlar, gitsinler kimle konuşurlarsa konuşsunlar, ister Kandil'le, ister orayla, 'Çıkın bu ülkeden, silahlı gruplar buradan çıksın' desinler. Öcalan normal bir mahkum olarak Türkiye'de avukatıyla, yakınlarıyla görüşür, ama bir siyasi heyetle görüşmesi için önce açık ve net bir şekilde o siyasi heyetin teröre karşı tutum almasını bekleriz. Açık ve net bir şekilde bütün silahların bırakılacağı ve silahlı grupların Türkiye'yi terk edeceği hususunda hem beyan, hem de adımın atılması gerekir. Bunu görmeden sadece süreç devam ediyormuş gibi bir görüntü vermek için yapılacak ziyaretlerde bir fayda mülahaza etmiyoruz."
'SINIRIMIZDA DEAŞ GÖRMEK İSTEMİYORUZ'
"Sınırımızda DEAŞ görmek istemiyoruz " diyor Davutoğlu; "Ha nasıl yaparız? O bizde mahfuz. Hangi aşamalarda yaparız? Bizde mahfuz. Ama görmek istemiyoruz." Bu harekatın Türk hükümetinin DEAŞ'a yardımcı olduğunu, göz yumduğunu söyleyenlere, özellikle HDP'ye, keza PKK'ya müsamaha edildiğini söyleyen MHP'ye örnek olmasını istiyor.
'PYD TÜRKİYE'Yİ RAHATSIZ ETMEZSE YENİ SURİYE'DE YERİ OLABİLİR'
PYD'ye bağlı güçler, IŞİD'e karşı etkili bir direniş gösteriyor ve bu yönleriyle de ABD ve AB'de sempati topluyor. Öte yandan PYD, hem Türkiye, hem ABD, hem de AB'nin terörizm kara listesinde. Türk güvenlik güçleri PYD'yi düşman olarak mı görecek? Davutoğlu "Bu PYD'nin tutumuna bağlı" diye şaşırtıcı bir cevap veriyor: "PYD bizi rahatsız edecek herhangi bir eyleme kalkışırsa aynı şeye girer. Şu ana kadar öyle bir eylem, tutup da PYD unsurlarının sızıp bizde DEAŞ benzeri bir terör eylemi yaptığı olmadı. PYD rejimle ilişkisini keser, Türkiye'yi rahatsız etmez ve Suriye Ulusal Koalisyonuna katılır ise demokratik yeni Suriye'nin inşasında herkes gibi rol alabilir ve biz buna itiraz etmeyiz. Ama etnik temizlik yapmaya kalkar, Suriye rejiminin hesapları içinde Türkiye'ye rahatsız edecek işlere kalkışır, farklı koalisyonlar içine girer, terörü desteklerse PYD, onlar için de durum farklı olmaz."
ABD, İNCİRLİK İÇİN ANKARA'NIN ŞARTLARINI YERİNE GETİRİLDİ Mİ?
Bütün bu 23-25 Temmuz dönüşüm sürecinin en ilginç gelişmelerinden birisi de operasyonların başladığı gün Türkiye'nin İncirlik hava üssü dahil topraklarını ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı "koalisyon" uçuşlarına açması oldu. Peki daha önce İncirlik'i açmak için Ankara'nın öne sürdüğü şartlar yerine mi getirilmişti ABD?
Başbakan Davutoğlu şunları söyledi: "Tabii bizim birtakım yaklaşım farklılıkları var aramızda, vardı, bunu gidermeye çalışıyordu. Geldiğimiz noktada yapılan anlaşma içinde bizim kaygılarımızı veya beklentilerimizi gideren unsurlar derç edildi belli ölçülerde. Tabii bunun detaylarına girmem zor.
Ama mesela, alana biz kara gücü sokmayacaksak, ki sokmayacağız, orada kara gücü olarak bizimle işbirliği yapan unsurların Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve ılımlı güçlerin havadan korunması gerekiyor (burada Başbakan İngilizce "air cover" deyimini kullandı.) Yine neydi? Biz eğit-donat faaliyeti diyorduk. Onu da işte Mayıs ayından beri istenilen hızda olmasa da yapılır hale geldi. Yani burada nihayet şartların gerektirdiği ve ihtiyaçların karşılandığı bir ortak zemin oluştu onun içinde İncirlik Üssü de dahil olmak üzere koalisyonun içinde işbirliği yapma konusunda mutabık kalındı, Önümüzdeki günlerde gerektiği adımlar bu çerçevede atılacak."
Suriye'ye kara gücü gönderilecek mi?
"Sınırımızda DEAŞ görmek istemiyoruz" diyen Başbakan Davutoğlu, IŞİD'le savaşan PYD'ye Türkiye'ye saldırmadığı sürece dokunulmayacağını, ancak PKK'nın silahlı adamlarını Türkiye'den çekmedikçe hedef alınacağını söyledi. ABD ile İncirlik anlaşması konusund
27 Temmuz 2015 Pazartesi 16:47
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.