Öne Çıkanlar demirtaş pkk terör ağlama duvarı Domuz gribi aslı ığsız

Rus dölleri bile yapmadı Can Dündar’ın yaptığını!

Bak Cumhuriyet çocuğu Can.. Bak, MİT maaşı ile büyüyen Dündar.. “MİT TIR’larında ne var” diye manşetler atıp.. Fotoğraflar yayınlayarak, sahte görüntülerle algı oluşturuyordun ya.. Bak Dündar... MİT TIR’larında olduğunu iddia ettiğin, ama belgeleyemed

Rus dölleri bile yapmadı Can Dündar’ın yaptığını!

Bak Cumhuriyet çocuğu Can..

Bak, MİT maaşı ile büyüyen Dündar..

“MİT TIR’larında ne var” diye manşetler atıp.. Fotoğraflar yayınlayarak, sahte görüntülerle algı oluşturuyordun ya..

Bak Dündar...

MİT TIR’larında olduğunu iddia ettiğin, ama belgeleyemediğin füzeleri..

Rus uçakları..

Tır’larla değil..

Kendi savaş uçakları ile..

Yüzlerce km uzaktan alıp, götürüyor.

Gizli mizli değil..

Açıktan..

Suriye’deki muhaliflere veya Esed yanlılarına vermeyi de lüzumsuz bir iş olarak görüyor.

“Kendi işimi, kendim görürüm” diyor..

Senin MİT tır’larında görmekten rahatsız olduğun, ter ter tepindiğin.. “Bu savaş suçudur.. Bu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanma sebebidir” dediğin füzeler..

Tornacı Mehmet’in, organize sanayi bölgesinde, dandikten torna dükkanında üretilen değil..

Rusya’nın silah fabrikalarında, üzerine damgası da vurulmuş hali ile..

Suriye’de insanların tepesine atılıyor..

Füzeleri, bombaları atan uçaklar.. İnsanları öldürüp, sonra tekrar geri dönüyorlar..

Bir seferlik değil.

İki seferlik değil..

Günlerdir, planlanmış, organize olmuş bir şekilde.... 

Rus uçakları ile.. Suriye halkı bombalanmaya devam ediliyor..

Ama Can!..

Gavuroğlu gavur Rus’un, gavur dölleri vatandaşlarından bir tanesi bile..

Evet; bir tanesi bile çıkıp..

“İşte savaş suçunun delilleri.. İşte bombalar.. İşte füzeler.. Rus füzelerinin, Suriye semalarında işi ne? Her şeyi fotoğrafladık.. İşte görüntüler” diye yazamıyor. Yazmıyor..

Gavur dölleri bile..

Kendi devletlerini böyle suçlamıyor, Can!

Bak Can..

Senin Türkiye’de yaptığın hainliği..

Komünistliği önde tutarsan..

İnancı sıfır olan.. Allahsız olan..

Hristiyanlığı önde tutarsan..

“Tek ilah” inancı dahi olmayan o Ruslar bile..

Kendi devletleri aleyhine, tek satır yazmıyorlar, Can!

Sen ise..

Üç tane Tır’ın dış görüntüsü ile..

Kendi kendine “füzeler” icat ediyorsun..

“Savaş suçları” ihdas ediyorsun..

Yazıklar olsun, bu ülkede yediğin yemek.

Yazıklar olsun, babanın aldığı MİT maaşı ile, kursağından geçen içecek!

 •

Hainlikleri gördükçe..

İçim daralıyor..

Yazmadan edemiyorum.

Uzattıkça da.. Sıkılıyorum..

Hainliğini herkesin gördüğü Can’ı,  bırakıp..

İç siyasete dönelim..

Ülkeyi yönetmeye talip olan parti liderlerinin, halkı nasıl enayi yerine koyduklarının somut örneklerini sunalım..

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli.. İştahlı iştahlı anlatıyor.. 7 Haziran sonrasında,“Koalisyona hayır. Dışarıdan desteğe hayır. Seçim hükümetine hayır.. Seçim hükümeti için dışarıdan desteğe de hayır” diyerek kilitlediği koalisyon hükümeti kurma suçunu unutturmak için..

Bu sefer koalisyonda yapıcı olacakları müjdesi verirken..

Şunları söylüyor: 

“Türkiye’nin üst üste 1 Kasımlar yaşamaması için biz sorumluluğa varız. 1 Kasım’ın 7 Haziran’ın tekrarı olması halinde hiç kimse kaygılanmasın.”

Ardından ekliyor: “Dört şartımız baki!”

Ben mi kafayı yedim?

Yoksa bunlar mı milletle kafa buluyorlar? 

Senin “dört şart”ın baki ise..

Koalisyon kuracağın partiler, daha önce o dört şartı kabul etmediğine göre...

1 Kasım’dan sonra da kabul etmeyince..

Affedersiniz, siz koalisyonu nasıl kuracaksınız?

Nasıl kuracaksınız ki, “Üst üste 1 Kasımlar yaşanmaması için sorumluluğa varız”diyorsunuz?

Seçmene, “Kimse tek başına iktidar olamazsa, koalisyon hükümeti kurulur”garantisi veriyorsunuz?

Hatırlayın..

7 Haziran’dan sonraki süreçte de..

AK Parti’ye öneride bulunuyorlardı.. Daha doğrusu, tuzağı kurup, kuyunun başından sesleniyorlardı: “CHP veya HDP ile deneyin. Olmazsa, bize gelin, biz taşın altına elimizi koyarız.”

AK Parti, tuzağa gelmedi. “HDP’ye gerek yok” dedi... CHP’yi denedi. Olmayınca MHP’ye geldi..

MHP ne yaptı?

Şimdi anlatıyorlar, şu kadar çanta. Davutoğlu’nun çantasından büyük çanta. Şöyle açtı.. İçinden dosyayı böyle çıkardı. Kapağını gösterdi. İçini göstermedi. Başlıklarla yetindi ....

Ulan kafayı mı yedireceksiniz bize?.

Başörtü yasağını İlahiyatlara, İHL’lere kadar yaygınlaştıran Bülent Ecevit’e, ne çanta götürdünüz, ne klasör kapağı gösterdiniz. İHL’lere o iktidar döneminde katsayı zulmünü yaşattınız.

Şimdi çıkmışsınız, koalisyon hükümeti kurmamanın romanını anlatarak, seçmeni aldatmaya kalkıyorsunuz..

Yalansa yalan deyin.

Size “Katiller” diye hakaret edenlere bile, 1999’da eyvallah etmediniz mi?

Şimdi yok “dört şart”.. Yok “çanta”.. Yok “klasör başlığı”!

Alın hepsini başınıza çalın.. Ülke kan gölüne dönmüş.. Hâlâ ‘dört şart’, ‘çanta’, ‘klasör’den bahsediyorsunuz..

1 Kasım’da Allah’ın izni ile MHP tabanı..

Elinize çantayı verip, 2002’de gittiğiniz yere yollayacak sizi!

Ali Karahasanoğlu.Yeni akit. 19 Ekim.2015

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.