“Seçimden sonra 3 koldan bir operasyon başlatılırsa benim için sürpriz olmayacak..”diye not almıştım. Operasyon başlıyor.. Terör ve Paralel devlet operasyonu kapsam ve derinliğini artırarak devam edecek..
Paralel yapı ile ilgili, yeni kapsamlı bir dalga geliyor. Örgütün emniyet, media, sermaye ayağı ile ilgili bir operasyonun kokusunu alıyorum. Seçim sürecinde iç ve dış haberleşmelerinde çok fazla açık verdiler. Birileri zaten şimdiden umudunu kaybetti. Kaçmak için çantaları hazır ama, kaçış yolları boş değil.
PKK da bu seçim sürecinde suçüstü oldu. Ankara suikastını yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. PKK’nın DAEŞ görüntüsü altındaki operasyonları, Paralel yapı ve Beyaz Türkler, malum sermaye ile derin ilişkileri de deşifre oldu..
Zaten PYD’nin bir yandan PKK öte yandan Esed, MOSSAD ile derin bağları da ortaya döküldü. PYD hem DAEŞ ile savaşıyor, hem PKK ile kol kola, hem de Türkiye’de PKK lehine DAEŞ etiketi ile kanlı terör eylemleri düzenliyor.
Son zamanlarda ele geçen teröristlerin üstlerinde, arabalarında, evlerinde ele geçen kimlikler her şeyi ispatlıyor. Aynı kişinin üstünde hem PKK kimliği, hem Suriye’de Muhaberat bağlantılı bir kimlik, hem de DAEŞ kimliği çıkabiliyor.. Hatta Ülkücülerin teröre karşı eyleminde sahne alabiliyor.. Binbir surat bunlar.. PYD PKK’nın arka bahçesi. PYD Suriye’deki Hıristiyan ve Yezidileri de silahlandırarak onlarla ortak bir cephe kurmaya çalışıyor. Ortodoks, Protestan, Katolik Hıristiyan birliklerle temas kurarak onlardan destek alıyorlar.. PYD’nin bu açılımı batıda da kaygı uyandırdı.. Batılı ülkeler bu çatışmanın kendi ülkelerine sirayet etmesinden korkuyorlar..
“Geliyorum” diyen dalganın 3. ayağında malum sermaye ve malum media var.. Hava kar topluyor.
Bu yapıda önemli çözülmeler var.. Önemli itiraflar sözkonusu.. Her 3 cephede de ciddi bir panik başladı. Birileri bazı gerçeklerin farkına vardı. Liberal, sol, Kemalist, Alevi, Ülkücü, dindar, Kürt, Türk her kesimden insan, bugün gelinen noktada görmeye başladıkları gerçekler karşısında artık seslerini yükseltiyorlar..
Bakın söylüyorum, AK Parti içindeki birtakım kişiler, AK Parti hükümetindeki her seviyedeki bürokrat, belediyelerdeki, parti içindeki idari ve siyasi kadrolarla ilgili gözlemler yapıyorlar. Parti içindeki bu AKP’liler ve kripto isimlerin tasfiyesi için yeni bir süreç başlatılacak.
Bana göre, Beştepe’de de, bakanlıklarda da, üst düzey bürokratlar ve emniyet teşkilatı içinde kripto isimler olduğunu düşünüyorum. Birileri iktidarın elini kolunu bağlayarak sistemi kilitlemeye çalışıyor. AK Parti içinde kendilerini dışlanmış hissedenler de, kendilerine mikrofon uzatıldığında rahatsızlıklarını ifade etmek konusunda, zamanlama ve malum çevrelerinin tuzağına düşme konusunda çok da ihtiyadlı davranmıyorlar. Hani birileri bir umud olarak, 5. Parti için zemin yokluyor sanki.
Şunu da görelim, artık tek bir PKK yok. PKK artık taşeron bir örgüt. Adayla bağları koptu. Kandil vuruldu, şehir yapılanması zor durumda. Örgütün içindeki yabancı ülke ajanları son derece aktif. Bunlar bugün PYD çatısı altında icrayı faaliyet ediyor. PYD üzerinden PKK ve HDP ile iş tutuyorlar..
AK Parti için seçimden sonra da rahat yok.. AK Parti’ye savaş ilan edenler, aslında bir misyona savaş ilan ediyorlar.. Sen misin “dünya 5’den büyüktür” diyen. Sen misin “One minute” diyen. Sen misin “Mavi Marmara’yı selamlayan”. Sen misin “Rabia” işareti yapan.. Asıl mesele bu.. Yoksa yolsuzluk, saray, diktatörlük, demokrasi, insan hakları değil mesele. Sisi’yi niçin destekliyorlarsa, Mursi’den niçin nefret ediyorlarsa, onun yüz katı Erdoğan ve AK Parti’den nefret ediyorlar. AK Parti’nin ve Erdoğan’ın “kötü örnek” olduğunu düşünüyorlar. Erdoğan ve AK Parti’ye vururken, bir bakıma diğer ülkelere ve liderlere de “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” mesajı veriyorlar..
Derin devlet, paralel yapı, terör, ekonomik kriz, siyasi kriz hepsi bu çevrelerin kullandığı maşalar.. Bu şemsiye altında şeyh, fahişe, sağcı, solcu, laik, terörist, liberal, Alevi, Sünni, Kürt, Türk herkes var..
Tamam, seçimden bir zaferle çıkıldı. Ama bundan sonraki süreç dünden daha kolay olmayacak. Herkesin çok daha dikkatli olması gerek. Geri adım atarsanız bitirirler.. Dik başlı değil, başı dik. Bu anayasa da değişecek, başkanlık sistemine de geçilecek; Türkiye yükselmeye devam edecek, birileri istemese de.. Öyle sanıyorum ki, 300 yıllık makus talihin sonundayız. Servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çeviren Allah’ın dediği olacak ve kuyudaki Yusuf Mısır’a sultan olacak.. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere, Kudüs-ü Şerif, Mukaddes Tuva vadisi ve Tur-i Sina özgür olacak. Gün doğudan doğduğunda karanlık yok olacak.. Aydınlık karanlığa galib gelecek. Kafirler, fasıklar, zalimler ve münafıklar istemese de.
Selâm ve dua ile. Abdurrahman Dilipak/Yeni akit. 07 Kasım 2015