Öne Çıkanlar zürih beşika engin ardıç afganistan Endonezya

Kaybeden faturayı öder

AK Parti 1 Kasım'dan büyük bir zaferle çıktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bunda büyük emeği var. Çok çalıştı, çok koşturdu... Ama zaferin mimarı Erdoğan'dı. Dünya ona saldırdı, millet BEŞTEPE'nin etrafına canlı kalkan oldu. Dışarısı bunu göremedi. 330 ga

Kaybeden faturayı öder
AK Parti 1 Kasım'dan büyük bir zaferle çıktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bunda büyük emeği var. Çok çalıştı, çok koşturdu... Ama zaferin mimarı Erdoğan'dı. Dünya ona saldırdı, millet BEŞTEPE'nin etrafına canlı kalkan oldu. Dışarısı bunu göremedi. 330 gazeteci televizyoncu gönderdi. Biri çıkıp da "Yahu bizim burada alacağımız, kazanacağımız bir zafer yok! Türk milleti ülkenin sınırlarına etten duvar ördü!" diyemedi. Görmediler... Dışarıdan gelen gazeteciler göremedi ama içeridekiler gördü mü? ELBETTE HAYIR! The Economist'in, The Times'ın, Guardian'ın, Bild'in, New York Times'in attığı MANŞETLER,FOX'un ya da CNN International'ın haberleri, aynı günde aynı saatte Aydın Doğan'ın, Akın İpek'in, GÖLGE ADAM'ın ve düşük tonlu olarak Ferit Şahenk'in yayınlarında vardı...SIZILMAYA çalışılan başka yerler de vardı. Patronlarına "Yakında DARBE var! Dikkat!"diyen gazeteciler biliyorum... Geçmişte değil, 10 gün önce... Neyse... İşimiz isimlerle değil... Biz yine fotoğrafın büyüğü ile ilgimizi koparmayalım... Saydığım ve sayamadığım gazete, televizyon patronları nasıl oldu da CEMAATLE gizli ya da açık ittifak kurdu. Erdoğan'a şiddetli ya da düşük tonla niçin saldırdı. Bu kadar önemli ismi ve arkalarındaki reklam veren İSTANBUL SERMAYESİNİ buluşturan, bir araya getiren, kemikleştiren, "Erdoğan gidecek!" senaryosunu satın aldıran ve kontrolü tekrar ellerine geçireceklerine inandıran kimdi? Ve altında YATAN neydi? Galiba bunu bilmiyoruz ve üzerinde pek durmuyoruz! İstanbul sermayesinin destek verdiği PARALEL YAPI İstanbul'da kim var kim yok dinledi! Kendilerine sınırsız arka çıkanları saniye saniye kaydetti! Mustafa Koç'un eşi Caroline Nicole Koç, Vuslat Doğan Sabancı, Hüsamettin Kavi, Mustafa Süzer, Mehmet Emin Karamehmet, Uğur Dündar ile Zafer Mutlu gibi iş ve medya dünyasının önemli isimlerini, kayıt altına aldı. İSTANBUL sermayesi, ANANAS aldığı YAPI tarafından izleniyordu. Bu yapı dostlarına bile güvenmiyordu. Ya da bilmediğimiz BAŞKA ilişkiler vardı... Peki bu yapı aslında ne istiyordu? Bunu GRAHAM FULLER bilirdi! Paralel ile 1964'te tanışan FULLER,"İslami hareketleri iyi bilen ve uzun bir dönem araştırmalar yapmış biri olarak, GÜLEN HAREKETİ'ni muhtemelen günümüz İSLAMI'nın siyasal ve sosyal yapısının EVRİMgeçirmesini sağlayabilecek en umut verici hareket olarak görüyorum..." diyordu. Türkiye'de uzun süre kalan ve şimdi sohbetlerde ateş püskürülen Fuller, hiç boş durmuyordu! Ünlü CIA ajanı, Irak, Bahreyn, Suudi Arabistan, Kuveyt, ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki çeşitliŞİİ MÜSLÜMAN GRUPLARI mercek altına almıştı... Bu grupların siyasete katılıp güçlenmesinin yolarını arıyordu! Arkadaşı Rend Francke ile... Graham Fuller ve arkasındaki güç, İSLAMIN EVRİMİNE İNANIYOR ve bunun için işlerine yarayacak kahramanlar üretiyordu! Bu yapıya büyük destek veren George Fidas da "Allah'a iman eden ama şiddetli bir laik sistem için çalışanlar istiyoruz..." anlamına gelen sözler söylüyordu... Kabul etsek de etmesek de İSRAİL bu projenin ta göbeğindeydi... Faizi kabul eden ve ticari kalıplara zarar vermeyecek İSLAMİ HAREKETLERİ destekleyen MASONİK KARDEŞLİKLER, ta işin merkezindeydi... Bu nedenledir ki destek verdikleri isim "Hıristiyanlar da cennete gidecek!"diyordu! Saddam'ın yıllar önce atabildiği bir iki füzeyi görünce "İsrailli çocuklar için sabahlara kadar ağlıyorum" demekten çekinmiyordu. İslam ve Müslüman coğrafyası deyimine şiddetle karşı çıkıyor ve "Böyle bir coğrafya yok! Kendi doğrularıyla yaşayan insanlar var" diye kestirip atabiliyordu... Dönelim başa... Bizim İstanbul sermayesi, yanlarına yukarıda ismini saydığımız medya PATRONLARINI da alarak İSLAMIN EVRİMİNİgerçekleştirmeye prim veriyordu! Onları çalışanları da destekliyordu. Bunun önünde duran Erdoğan, bu nedenle gitmeliydi! Onların desteği, Pakistan'dan Libya'ya kadar uzanan eksendeki MÜSLÜMANLAR'ın ayağa kalkmasını engellemek içindi. Bilerek ya da bilmeyerek bu işe destek atıyorlardı! Destek verdikleri YAPIYI YABANCILAR yönettiği için de EŞLERİNE kadar dinleniyorlardı! Evlerinin içinde ne olduğuyla ilgilenecek kadar meraklıydılar... 1 Kasım'dan sonra "saldırıdan" vazgeçtiklerini söyleyen PATRONLAR ve"Biz ne yaptık ki!" diyerek araya attıkları zehirli kısa pasları görmezden gelenler şimdi tedirgin... Hem saldırıyı başlatma, hem de yenilmelerine rağmen BARIŞA karar verme gücünün kendilerinde olduğunu sanıyorlar... Akıllarınca bir BARIŞ masası kurma çabası içindeler... Oysa sadece onlar saldırıyor, millet izliyordu. Bu tarafta vuran ya da imha etmek için gelen kimse yoktu. Sadece savunmada kalarak kendi sonlarını hazırlayanlar izleniyordu... Bu kadar basit! Kimse zarar görmesin, kimsenin burnu bile kanamasın... Ama saldıranlar da kurbağa ve akrep hikayesindeki gibi İĞNE ile dolaşmasın! Her savaşın bir faturası olur. Eğer yıksaydınız şartları siz belirlerdiniz... Ama başaramadınız! Ne olur bilmem! Ama yıkmak için gelip de, yıkılıyorsanız, ne olacağını bilecek kadar da aklınızın olması gerekir! Ne dersiniz? Ekleyeceği olan!.. Ergün Diler/Takvim r/2015/11/06/

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.