Öne Çıkanlar savunma sanayisi resmitarih Ekremimamoğlu bugün şirk

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koynunda beslediği yılanlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koynunda beslediği yılanlar!

 AK Parti içerisinde de yıllarca bekleyip de Başbakan olamayan…

Cumhurbaşkanı yapılmayan…

Başköşeye konulmayan…

Artık derkenar olan…

Raf ömrünü dolduran…

Emekliye ayrılan…

Kendini dev aynasında gören…

Hep kendine isteyen…

Bıkkınlık uyandıran…

Makamlara ve mevkilere hep kendini layık gören…

“Merdiveni ikişer, ikişer çıkan” gençlerin iflahını kesen...

Bir şey olmasına asla fırsat vermeyen…

Gençleri “dünkü çocuk” diye yererken, kendini asırlık çınar diye öven…

Beştepe’ye göz diken…

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına tahammül edemeyen!

Kendini ağa, milleti maraba gören ne kadar kifayetsiz muhteris varsa…

“Ayna ayna güzel ayna! Cumhurbaşkanlığına, başbakanlığa benden daha layık kim var bu dünyada?” diyen ne kadar tedavülden kalkmış muhannet kafa varsa “gemiden atlıyor.”

Gemiden, “Aydın Doğan’ın” kollarına atlayıp AK Parti’ye çemkiriyor…

Fırtınalı havada gemiyi ilkin sıçanlar terk eder dedim ya…

Anlayacağınız, tıyneti benzer olanlar da sosyal medyadaki, “Gemi batıyor, atlayan kazanıyor” tezahüratları arasında biiir bir gemiden atlıyor.

Ne dostluk dinliyooor, ne arkadaşlık…

Ne ahlak dinliyooor, ne dâvâ…

Ne sadakat dinliyooor, ne vefa…

İçinde çınlayan o şeytani kibir yüzünden, yüreği katılaşıyor, hırs ve intikam duygusuyla gözleri kararıyor.

Et istiyor, can istiyor, kan istiyor…

Bir avcı iştahıyla pusuya yatıp, “zayıf” ânı kolluyor.

Ve o an gelince de “tepesine çullanıyor”…

Tıpkı, “17-25 Aralık”taki gibi…

“Gezi İşgali”ndeki gibi…

“Kobani eylemleri”ndeki gibi…

“Suriye meselesi”ndeki gibi…

“Rusya krizindeki” gibi…

Yedi Haziran sonrası gibi…

Bir Kasım öncesi gibi…

Fırsat kolluyor.

O anı kaçırmıyor.

Dikkat ettiniz mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koynunda beslediği ne kadar yılan varsa, alayı “puslu havalarda kafa kaldırıp tıslamaya başlıyor.”

Çevresinde ne kadar Brutüs varsa, AK Parti türbülansa girsin de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sırtından vursun diye haince bekleşiyor.

Eteklerinde ne kadar taş varsa döküyor…

“Çınarın gölgesinde gün görmemiş ne kadar sır varsa ortaya dökerim haaaa” diye parmak sallaya sallaya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit ediyor!

Aba altından sopa gösteriyor.

Yaşına başına bakmıyor…

Düştüğü durumu fark etmiyor.

Allah’tan korkmuyor, kuldan utanmıyor.

İlle de rövanş, ille de intikam istiyor.

Beştepe’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dar etmek için elinden geleni ardına koymuyor.

Öyle bir ateşle istiyor ki, FETÖ’yle mi kol kola girmiş, Aydın Doğan’la mı ittifak etmiş, asla umursamıyor.

Memleketin içinde bulunduğu “bıçak sırtı” süreç umurunda bile değil!

Cizre yanmış, Sur tutuşmuş, Gaziantep’e havan topları düşmüş asla umursamıyor.

Bilakis AK Parti türbülansa girsin de “hançeri” Cumhurbaşkanının sırtına o zaman saplasın istiyor…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’la, Başbakan Davutoğlu’nun arasını açmak için yarışıyor.

En küçük bir “umut ışığı” yakalamak için neredeyse ölüyor.

Ortalığı karıştırmak için çırpınıyor.

Kırgın, dargın kim varsa “şeytan” gibi yaklaşıp vesvese vererek, içinde bir ihanet istidadı meydana getirmeye çalışıyor.

Bu fırtınalı havada gemiyi ilkin terk eden sıçanlar var ya…

Hepsi veba saçıyor.

Bakmayın şu vakte kadar Cumhurbaşkanı’na yakın olduklarına…

Bakmayın suyun gözesinde durduklarına…

Âraf Suresi’ndeki Belam gibi…

Cennetten kovulmuş şeytan gibi…

İçlerindeki o “şeytani kibir” ruhlarını ele geçirince safiyet bırakmıyor!

Kimi kendini Vatikan’da Papa’nın elini öperken, kimi de sermaye karşısında rükû edip el öperken buluyor.

Müslümanların çektikleri kimin umurunda ki?

Ali Karahasanoğlu, zalimlerin Hasan Abi’ye açtıkları davalara girmekten, yasını adliye koridorlarında tutmak zorunda kalırken…

Hasan Abi, rahmana kavuştuğu halde bu ihanet şebekesi, hâlâ yakasını bırakmazken…

Bizim mahalledeki “yüksek manevra kabiliyetlilerin” alayı, koro halinde Can Dündar’ın, Erdem Gül’ün “basın özgürlüğü” için edebiyat yapıyor.

Bu mahallede öteki mahalle kompleksinden geberen, Aydın Doğan yalakası şahsiyet yoksulları için Akit’in, tepesine üşüşen akbabalarla boğuşması dert mi ki?

Dert değil tabii ki…

Hem bize gölge etmesinler de, başka ihsan istemeyiz!

Bize Allah yeter!

Mehtap Yılmaz.YeniAkit.4 Şubat 2016

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Mikail KARACA 9 yıl önce

Mehtap hanım herhalde fırsat kolluyor dunuz. İşte o fırsat. Konuşanlara çamur at. Sonra makam mevki bekle. Kusura bakmayın. Yazınız onu gösteriyor. Bu yorumu yayınlayın..

Avatar
Dadas 9 yıl önce

Yazıklar olsun. guya MÜSLÜMAN lari savunan bir kadin maalesef dili islam edebiyle edeplenmemis . Mahalle karilari gibi konuşuyor .eleştirmeni n yer meniniden edebi var malesef bu ablamiz gaza gelmis...Allah sonunu selamete kavuastursun

Avatar
Emre Arı 9 yıl önce

Mikail Bey hangi ruh haliyle okydunuz mehtap hanimin yazisini bilmiyorum ama Mehtap Hanim günümüz mmüslümanların durumunu çok güzel özetlemiş.Maalesef ki bahseytiği durumunuzda aynen böyle.Çok teşekkür ederim mehtap hanim tamda duygularimizi yazmissiniz

Avatar
Özlem 9 yıl önce

Tebrik ederim güzel bir yazıydi bencede görünen köy klavuz istemez ihanete soyunanlar artik bir ayagi cukurda hala makam mevki pesinde anlamıyorum bu kafayi oncedende sevmezdim kendilerini Tayyip Erdoğan var o istedi diye oradalardi yoksa zaten yoklardi istenmeyince istenmiyorsun neyin pesindesin aman firsat kacmasin diye her turlu hainlik pesinde fareler

Avatar
mensur tokgöz 9 yıl önce

tamam gemiden kaçanlar çıçanlar bu doğru peki ya gemiye binenler daha önce erdoğana karun diyen numan kurtulmuş ve bir sürü iki yüzlü münafıklar neyin nesi bence gemiden atılanlar dürüstler kalanlar hırsız