Lütfen artık bu tür ibretlik resimlere sitelerde yer vererek dine hizmet ettiğimiz saplantısından kurtulalım. Tam tersi zarar verilmekte. Allah'ın varlığına delil olarak evren ve Kuranıkerim yeterlidir. Dini doğru anlamak için çok okuyup araştırmak ve çok yönlü olmak gerekir. Din, hayat için vardır. Hayatı, sadece elimizdeki dini metinlerle anlamlandırmaya çalışır ve başka alanlardan habersiz kalırsak, dini anlamamız da bu gibi ibretlik resimlere inanmaktan öteye geçmez. Bu tür haberleri gördüğüm bir kaç azbuzcu üyenin sitesine yorum bıraktıktan sonra bu araştırma-haberi siteme almam artık farz oldu. Bu haberden sonra inşallah her ibretlik resme balıklama atlamayız. Dindar olmak, bizleri hayatı algılamada kör etmemelidir. Halbuki din tam da bunun tersi için vardır.
Sanal âlemde dinsel konulara ilişkin olarak türetilen efsanelerin ardı arkası kesilmiyor. Samimi dindarları son derece rahatsız eden bu modanın en son örneği durumundaki "çarpılmış genç kız" hikâyesinin de kuyruklu bir yalan olduğu ortaya çıktı.
Türkiye kamuoyu da dahil olmak üzere İslâm dünyasını aylardır meşgûl eden bu olayın kahramanı heykeltıraş Patricia Piccinini'ye ulaşan Yeni Şafak, çirkin bir yalana âlet olmanın şokunu yaşayan Avustralyalı sanatçıdan olayın iç yüzünü öğrendi.
Geçtiğimiz yıllarda İslâm ülkelerini ayağa kaldıran "Mağara cini fotoğrafı", "Hz. Âdem'in dev iskeleti", "cehennemde kaydedilen sesler"
Yaz ayları boyunca sayısız internet sitesini arşınlayarak özellikle İslâm ülkelerinde yaşayan milyonlarca kişinin tüylerini ürperten "lanetlenmiş kız"fotoğrafı ve heykeltraş Piccinini'nin söz konusu heykeli de içinde barındıran
"Deri Peyzajı" adlı eseri…
Gibi kuyruklu yalanların ardından, internet ortamı dinsel inançlar üzerine oynanan sinsi bir oyunun daha arenasına dönüştü. Son birkaç aydır bütün İslâm ülkelerinde âdeta bir kitle histerisi şeklinde yayılan ve ürkütücü şöhreti kısa sürede ülkemize de ulaşan "Kur'an'a saygısızlık ettiği için hayvana dönüşen Ürdünlü genç kız" fotoğrafının, gerçekte Avustralyalı bir sanatçının silikondan yaptığı ilginç görünümlü bir heykele ait olduğu ortaya çıktı.
Bir dizi insan-hayvan karışımı canlıyı küçük bir erkek çocuğuyla birlikte tasvir eden bu heykel grubu, ünlü heykeltıraş Patricia Piccinini tarafından 2003 yılında tasarlanıp hazırlandı. Halen Sydney'de yaşayan ve sıra dışı yapıtlarıyla sık sık uluslararası sergilere davet alan Piccinini'nin anılan çalışmasına ait yakın plan bir fotoğrafı sanatçının internet sitesinden onun izni olmaksızın kopyalayan kimliği belirsiz "tebliğciler", söz konusu fotoğrafa bir de "çarpılma hikâyesi" ekleyerek bunu sanal âlemde elden ele dolaştırmaya başladılar.
Konunun kısa süre içinde tartışma forumlarının sınırlarını aşıp paranormal olayların incelendiği "ciddi" sitelere sıçramasıyla birlikte olaydan Piccinini'nin de haberi oldu ve sanatçı kişisel sitesinde öfkeli bir açıklama yayımladı. Ancak, buna karşılık, "çarpılan kız" efsanesi, insanların bu tür dinsel hikâyelere inanmayı içtenlikle arzu etmeleri üzerine geçtiğimiz yaz ayları boyunca hız kesmeden yayılmayı sürdürdü.
İslâm'ın bu gibi yalanlara ihtiyacı mı var?
Her ortaya çıkışlarında geniş bir inanan kitlesi toplayan dinsel içerikli kent efsanelerinin, özellikle 2000'li yılların başlarından itibaren ciddi bir artış gösterdiği gözleniyor. İlk çıkış kaynağı genellikle belirlenemeyen ve faillerinin daha etkin bir uluslararası yayılım için interneti başarıyla kullandıkları bu tür paranormal hikâyeler, kimilerine göre "biraz abartılı öğeler (!) içermekle birlikte, insanları ilahî gerçeklere yaklaştıran bir tür tebliğ görevi"üstlenmekteler. Ancak, bu sakat düşünce tarzı istisnasız her seferinde olumsuz sonuçlar doğuruyor ve arka plandaki gerçeklerin ortaya çıkmasıyla birlikte, İslâm adına yola çıkanlar her seferinde İslâm'a izi kolay kolay silinemeyecek türden lekeler sürüyorlar. "Kuran'a saygısızlık ettiği için çarpılan kızın dramı" gibi vak'alar zayıf olan imânları pekiştirmek adına doğru yöntem olarak kabul edildiği takdirde, benzeri bir başka durum yaşandığında, sözgelimi, "Filistin'de camileri basıp talan eden, Kur'an-ı Kerim nüshalarını yerlere atan İsrail askerlerinin neden olay ânında alev alıp yanmadığı" gibi bir sorunsal da bu kez aynı imânları zedeleyen bir anti-teze dönüşebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, söz konusu yalanları ortaya atan kişilerin samimi dindarlardan ziyade, farklı bir taktikle çalışan "din karşıtları" olma ihtimalleri daha yüksek...
Dinsel içerikli kent efsanelerine karşı öteden beri ödünsüz bir biçimde tavır alan Yeni Şafak Haber Merkezi, önceki yıllarda da "Birleşik Arap Emirlikleri'nde çekilen cin fotoğrafı", "Hz. Âdem'in Suudi Arabistan'da bulunan dev iskeleti", "Müslüman olan Alman fizikçisi Hans Aiberg","cehennemde kaydedilen korkunç çığlıklar" ve "Astronot Neil Armstrong'un Ay'da ezan sesi duyup Müslüman olması" gibi başka bazı popüler yalanların da içyüzünü kanıtlarıyla birlikte açığa çıkararak Müslüman kamuoyunun dikkatine sunmuştu.
